4 Kasım 2015 Çarşamba

Ötekileşme, Hızla Yayılan Bir Virüs Gibi

İstanbul kaldırımlarında insandan örülmüş duvarların arkasında kalan kimsesizler yurdunda konaklayan sahipsiz bir çocuk misali savrulup gidiyoruz kimsesizliğe doğru.

Böylesine yabancılaşmanın yoğun olduğu bir devirde insanlar arasındaki diyalogun olması gerektiğinden çok daha geride olduğu herkes tarafından biliniyor fakat bunun için herhangi bir şekilde önlem alınmaması ne kadar tuhaf. İnsanlar farkında oldukları hataların önüne geçemeyişi yani kendine söz geçirememesi günümüzde her insanın problemi aslında. Her ne kadar bu satırlara yazsam da duygu ve düşüncelerimi bende herkes gibi aynıyım.

Malumunuz teknoloji kurbanı olmaya devam ediyoruz, bırakın akrabalarla olan iletişim eksikliğini aile içerisinde bile insanlar gerek iş gerekse eğitim öğretim dönemlerinde birbirlerinden çok uzak kalıyorlar. Televizyon ve bilgisayarda bu iletişimsizliğin aslında en başta faktörlerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aslına baktığımızda bu diyaloğun temel problemi nedir diye;

-teknoloji,

-örf ve adetler

-aile içi eğitim

-çalışma hayat,

-eğitim hayatı,

-ekonomik koşullar,

gibi sıralayabileceğimiz bir çok faktör vardır. Bunlar uzmanlar tarafından tespit edilmiş sıralanış itibariyle baş faktörler olarak yer almaktadır. İnsanlar bu yabancılaşma ve ötekileşme sendromuyla aslında sosyal açıdan yaşanılan bu erozyonla bir nevi kendisine karşıda mani depresif bir durum söz konusu olabiliyor. Bu depresyon belirtisi olan kişisel davranış bozukluğu durumu çok daha ötelere götürebilmekte şizofren hatta ve hatta intiharla sonuçlanan ciddi hayat kayıplarına neden olabilmektedir. Bunun için iletişim konusuna çok dikkat edilmesi gerekmedir.

 Sosyal bir canlı olan insanın aslında en büyük ihtiyacındır konuşma; iletişim aracı olarak kullanılan konuşmanın ortadan kalkması bahsedildiği özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde insanların bir birine doğal olarak yabancı olduğu ve herkesi tanımanın imkânsız olduğu yerlerde iletişim eksikliği daha ciddi bir problem olarak araştırmalar sonucu ortaya konulmuştur.

Başlıklar şeklinde sıraladığımız diyaloğu etkileyen en önemli faktörler kendi içerisinde bu kavramla ters ve düz orantılı olarak etkileşimi söz konusudur. Örneğin teknolojik gelişmelerin son yıllarda gelişmesi yani pozitif yönlü artışı diyaloğu düşürmekte örf ve adetlerde yaşanılan negatif yönlü gelişmeler doğru orantılı bir şekilde yine olumsuz şekilde toplumsal diyaloğun etkisini düşürmektedir.

Buradan çıkarılacak birçok sonuç olmakla birlikte en önemli olarak yapılan araştırmaların özellikle aile içerisindeki diyalogun her ne olursa olsun kurulması ve canlı tutulması insan başta aile içerisindeki devamlılığın sağlanması insanların psikolojik olarak iyi hissetmesinde önemli yer oynarken bunun yansımasıyla toplumsal diyaloğunda düzeleceği yönünde sonuca varılmıştır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder